Açıklanan Asgari ücretin halkın geçim sıkıntısını çözmekten uzak olduğunu ifade etmek istiyorum, ücret artışının enflasyon ve yaşam maliyetlerine göre yetersiz olduğu ortadadır.
Halkımızı açlık sınırının da altına iten ve emekçiyi yok sayan politikalara karşı duruşumuzu göstermek zorundayız. Asgari ücret değil, insani bir ücret talep ediyoruz; milleti, emekçiyi ezmeyen bir politika talep ediyoruz.
“Açıklanan Asgari Ücret, TÜİK'in Pembe Enflasyonunun Bile Altında Bir Rakamdır!”
Hükümetin asgari ücreti belirlerken gerçek enflasyonu göz ardı ettiğini ve açıklanan rakamın, çalışanların yaşam standartlarını iyileştirmek bir yana, daha da kötüleştireceği ortadadır. “2024 yılında milyonlarca emekli vatandaşımızı sadaka parası bile denemeyecek bir ücretle açlığa mahkûm eden iktidar; 2025 yılında yoksul kesimin açlıkla mücadelesini daha da katmerli hâle getirdi. Açıklanan asgari ücret, TÜİK'in pembe enflasyonunun bile altında bir rakamdır!”
Hükümetin, halkın gerçek yaşam koşullarını göz ardı ettiğine dikkat çekmek istiyorum..
“TÜİK'in bütün algı oyunlarına rağmen gösterilen %47'lik enflasyon oranı bile asgari ücretliye çok görüldü. Halbuki biz bu enflasyonun %80'lerde olduğunu biliyoruz. Biz, 'yoksul kesimi enflasyona ezdirmeme sözünün' tutulmadığını biliyoruz. Haftalarca masada oturup, bir çözüm için çalışmadığınızı biliyoruz. Ve artık sizin neyi bilmediğinizi de biliyoruz! Siz çarşıyı bilmiyorsunuz, pazarı bilmiyorsunuz, sokağı bilmiyorsunuz, emekçiyi bilmiyorsunuz! Öyle görünüyor ki bir zamanlar hesabı yapılan, bir bardak çay ve simidin fiyatını bile bilmiyorsunuz!”
"Bu Rakamı Neye Göre Belirlediniz?"
Hükümetin asgari ücreti belirlerken halkın gerçek ekonomik koşullarını dikkate almadığı çok belli.
“Bu rakamı neye göre belirlediniz? Kimle belirlediniz? Bir tarafta açlığa, yoksulluğa mahkûm edilen milyonlar varken; öbür tarafta rant, ihale, yolsuzlukla ve faizlerle servetine servet katan bir avuç azınlık var”
“2002’de 4 lirayla 8 paket makarna alınabiliyordu. 2002’de 4 liraya 30 adet yumurta alınabiliyordu. Bakınız, burası çok önemli: 2002’de 4 liraya 4 tane dürüm-ayran alınabiliyordu. Bugün, 4 lirayla, bir ciklet dahi alınamıyor!”
Çay-Simit Hesabı:
Geçmişte Cumhurbaşkanı RECEP TAYİP ERDOĞAN asgari ücretin yetersizliğine dair simit-çay hesabı yapıyordu. O dönemde Cumhurbaşkanı, İstanbul İl Başkanı olduğu zamanlarda, emekçilerin yaşamını sürdürebilmesi için gerekli olan temel giderleri sormuştu:
“Evin kirasını kim ödeyecek? Elektrik parasını kim ödeyecek? Su parasını kim ödeyecek? Çoluk çocuğun okul masrafını kim karşılayacak?”
Deva partisi olarak bugün bu soruları yineleyerek, hükümete şu soruları yöneltiyoruz.
“Bu ücretle evin kirası nasıl ödenir? Bu ücretle elektrik parası nasıl ödenir? Bu ücretle çoluk çocuğun okul masrafı nasıl ödenir? Çarşıya, pazara nasıl çıkılır?”
"Bu Rakam Zulümdür!"
Kiraların %60, pazar fiyatlarının ise %100 oranında arttığı bir ortamda, emekçiye sadece %30 oranında bir zam teklif edilmesi kabul edilemez
“Bu rakam zulümdür. Emeğe zulümdür. Emekçiye zulümdür. Alın terine zulümdür. Bu yanlıştan dönün!”
İhbar Hattı
05550517601
