23-06-2025 13:06:40

MİLLÎ EĞİTİMDE PARALEL YAPILANMA: OKULLAR TARİKATLARA DEĞİL, ÇOCUKLARA AÇILMALI!

Okullar tatil oldu, öğretmenler ve öğrenciler bütün bir yılın yorgunluğunu atmak için dinlenecekler, hedefleri doğrultusunda planlarını yapacaklar, yeni eğitim- öğretim yılına hazırlanacaklar. Okulların 2025-2026 Eğitim-Öğretim yılına hazır hale getirilerek; öğretmen açığının giderilmesi, derslik ihtiyaçlarının tamamlanması için MEB’lığı bir çalışma içine girmesi gerekirken; Milli Eğitim Bakanlığı, anayasal bir kamu kurumu olarak tüm yurttaşlara eşit, bilimsel, laik ve kamusal bir eğitim sunmak yerine, asli görevini yapmamakta, anayasayı açıkça ihlal etmekte ve eğitim alanı adım adım tarikat ve cemaatlerin kuşatması altına alınmaktadır. Laik ve bilimsel eğitime yönelen tehdit ve müdahaleler  yaztatilinde de devam etmekte olup  okullarda yaz okulu adı altında bilimsellikten uzak ve eğitime hizmet etmeyeceği uygulayıcılarından da belli olan kurslar düzenlenmek istenmekte,  öğretmenlerin yerini yeterliliği ve eğitim düzeyi tartışılır kişiler almakta ve bu kişilerin ücretlerinin müftülükler ve halk eğitim merkezleri üzerinden Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden karşılanacağı belirtilmektedir.
MİLLÎ EĞİTİMDE PARALEL YAPILANMA: OKULLAR TARİKATLARA DEĞİL, ÇOCUKLARA AÇILMALI!

Devlet Kaynaklarıyla Paralel Eğitim Ağı Kuruluyor
Tarikat ve cemaatlere bağlı vakıf ve dernekler tarafından yapılacak olan bu organizasyonlar, sıradan bir yaz kursu değil, maalesef devlet eliyle yürütülen paralel bir eğitim yapılanmasıdır.
 
Bu Bir Eğitim Değil, İdeolojik Müdahaledir
Anayasa’nın 42. maddesi ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu gereği eğitim hizmeti; laik, bilimsel ve devlet eliyle yürütülmelidir. Okullarda zaten değerler eğitimi verilmekte, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri alanında uzman öğretmenlerce okutulmaktadır. Tarikat mensubu din görevlilerinin “eğitici” adıyla okullara sokulması, pedagojik değil, ideolojik bir müdahaledir.

Bugüne dek bu tarz yaz okullarında yaşanan bazı uygulamalar, çocuklara yönelik travmatik ve pedagojik temelden yoksun faaliyetleri gözler önüne sermektedir:
* Öğrencilere kâğıttan mezarlık yaptırılmış, içine girip ölü taklidi yapmaları ve dua okumaları istenmiştir.
* Kefen giydirme, ölüm provası, kurban kesme canlandırmaları gibi uygulamalarla çocuklar psikolojik olarak baskılanmıştır.
Bu sahneler, pedagojik değil; patolojik bir zihniyetin ürünüdür!
 
Eğitim Siyaset Üstüdür
Bu konu, siyasi bir tartışmanın çok ötesindedir. Eğitim; toplumun geleceğini belirleyen, ideolojik dayatmalarla değil akıl, bilim ve pedagojik ilkelerle şekillendirilmesi gereken bir alandır.
AKP’nin eğitim politikası, “kendine benzer bireyler” yetiştirme üzerine kuruludur. Tıpkı Hitler Almanyası’nın, Mussolini İtalya’sının eğitim sistemini ideolojik bir mühendisliğe dönüştürmesi gibi. Peki tarihe baktığımızda ne oldu? Bu ülkeler kendi halklarını cehalete, kendi gençlerini karanlığa sürüklediler.
 
AKP’nin Müfredat Mühendisliği: 
İdeolojik Döngü
Her çağdaş ülkede bir müfredatın başarıya ulaşıp ulaşmadığını anlamak için en az 15-20 yıllık bir süreç gerekmektedir. Oysa AKP, her dört yılda bir kökten müfredat değişikliğine gitmiştir. Sürekli yeni bir ideolojik çerçeve, sürekli farklı bir yönelim…
 
Bu istikrarsızlık yalnızca eğitim niteliğini değil, gelecek nesilleri de kaybetmemize neden olmaktadır. 
Nasıl mı ?
Eğitim yoluyla beyin göçünü önleyeceklerine, toplumu düşünmeyene, sorgulamayana mahkûm ediyorlar. Bu ülkenin en değerli varlığı olan çocukları, özellikle yoksul bölgelerde, tarikatlara teslim ederek sadakat temelli bir kuşak inşa etmeye çalışıyorlar.
Bugün yaşadığımız tablo, FETÖ’nün taktiklerinin farklı bir versiyonudur. Aynı yöntem, aynı hedef, sadece aktörler değişmiştir.
 
Ne Yapılmalı?
1. Yaz Okulları MEB kadrolarıyla açılmalı, yaz kursları sadece kadrolu öğretmenler, rehber öğretmenler ve alan uzmanları eliyle yürütülmeli; tarikat mensuplarına kapılar kapatılmalıdır.
2. Belediyeler sosyal ve kültürel kurslar açmalı ve Belediyeleryüzme, futbol, basketbol gibi spor branşlarının yanı sıra müzik, tiyatro, resim, halk oyunları ve yaratıcı yazarlık gibi kurslarla çocuklara nitelikli kamusal hizmet sunmalıdır. 
3. Okulların kapıları cemaatlere değil, çocuklara açılmalı,kamuya ait hiçbir okul binası dini veya siyasi organizasyonlara tahsis edilmemelidir. Devletin okulu halkındır! Kapılar çocuklara, onların oyununa, merakına, yaratıcılığına açık olmalıdır. 
4. Tüm Protokoller Derhal İptal Edilmeli
MEB’in TÜGVA, İlim Yayma, Peygamber Sevdalıları Vakfı, Ülkü Ocakları ve benzeri yapılarla yaptığı tüm protokoller derhal iptal edilmelidir.
 
Eğitim, Cemaatlerin Değil, Halkın Hakkıdır
Ve biz Cumhuriyet Öğretmenleri ve eğitimciler olarak bu ülkenin çocuklarını karanlığa teslim etmeyeceğiz. Onlar sorgulayan, düşünen, bilimle yoğrulmuş bir gelecek için doğdular. Laik, eşit, kamusal ve bilimsel eğitim hakkını sonuna kadar savunacağız!
 
Saygılarımla,
 
Yıldırım Kaya
23 Haziran 2025

  •   Etiket
  •   Okuma Bu haber 315 defa okunmuştur.

  YORUMLAR

0 Yorum YORUM YAP
Bu Haber'e ilk yorum yapan siz olun.
  FACEBOOK YORUM
Yorum
YUKARI