Başörtüsü yıllarca Türkiye’nin gündeminde oldu. İnsani temel haklar ve dini özgürlükler konusunda memleket insanı yıllarca itildi kakıldı.
Bütün bu özgürlükleri halka fazla görenlerin yıllar sonra ‘helallik’ talebiyle gündem olmaları insanların onlara yönelik ‘samimiyetinizi görelim’ çağrısıyla karşılaştı.
Tam bir yıl önce Kasım ayında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, katıldığı canlı yayında, kendisine yöneltilen, ‘28 Şubat süreci mağdurlarıyla, başörtüsü yüzünden dışlananlarla nasıl helalleşeceksiniz’ sorusuna, ‘Başörtüsü yasağının yanlış olduğunu çok kez dillendirdim. Onların acılarını anlamalıyız, aynı sorunların yaşanmaması için gelecek vizyonu belirlemeliyiz’ diyerek yanıt vermişti.
O zaman açıklamasında, iktidara geldiklerinde 'başörtülü bir ismi bakan yapacaklarını' da ifade eden Kılıçdaroğlu'nun, 2008’de CHP’nin başörtüsü serbestiyeti üzerine iptal için Anayasa Mahkemesi’ne başvuranlar listende onun isminin de geçtiği biliniyor.
Bir ay önce TBMM'deki grup toplantısında konuşan Kılıçdaroğlu, ‘Kadınların inançlarını istismar ettiğiniz yeter’ dedi ve grup toplantısının ardından kanun teklifini Meclis'e sunacaklarını söyledi. Daha sonra da kamuda başörtüsü sözde serbestliğini içeren yasa teklifi, parti tarafından TBMM Başkanlığı'na sunuldu.
Sözde diyorum, çünkü CHP’nin sunduğu üç maddelik yasa teklifinde başörtüsünden söz edilmiyordu.
Yasanın ana maddesi olan birinci maddede; “Kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile üst kuruluşlarına bağlı olarak bir mesleği icra eden kadınlar, yürüttükleri mesleğin icrası kapsamında giyilmesi gerekli cübbe, önlük, üniforma vb. dışında kıyafet giymek ya da giymemek gibi temel hak ve özgürlükleri ihlal edecek biçimde herhangi bir zorlamaya tabi tutulamaz” satırları yer alıyor.
Kadının kıyafet giyip giymemede serbest olduğu ifade edilen bu teklifle aslında başörtüsüne yasal güvence getirmek değil, başka her türlü rezaleti kanun maddesi haline getirmek gibi bir amaç güdüldüğü görülüyor.
CHP’nin yasa teklifi önerisi sonrası bu sefer AK Parti, ‘Samimiyseniz gelin başörtüsünü Anayasal güvenceye alalım’ dedi ve bunun için hazırlık yapmaya başladı. Anayasal güvence konusu HÜDA PAR’dan tam destek gördü. Daha önce de HÜDA PAR defaten bu güvencenin sağlanması için çağrıda bulunmuştu.
Dün Adalet Bakanı Bekir Bozdağ başkanlığındaki AK Parti heyeti, başörtüsü konusunda hazırlanan anayasa değişikliği teklifine ilişkin MHP, CHP, HDP ve İYİ Parti'nin Meclis gruplarını ziyaret etti.
MHP değişikliğe destek veriyor. CHP, bu teklifin içinde yer almayacaklarını ifade ederken diğer partiler konuyu değerlendireceklerini ifade etmişler.
Siyasi partilerin halkın teveccüh ve desteğini almak için bu gibi konuları gündemleştirip onun üzerinden destek almaya çalışmaları elbette ki beklenen bir durumdur.
AK Parti’nin bu konuyu 20 yıl bekletip, bu seçim arifesinde ele alması elbette ki eleştirilebilir, ancak bu kadar süredir atılmayan olumlu bir adımın şimdi atılıyor olması da tepkiyle değil, destekle karşılanması gereken bir durumdur.
Bireysel hak ve özgürlükler referandum konusu olmasın diyenlerin, başka hangi güvenceyle elden alınan özgürlükleri sağlayabileceklerini de ortaya koymaları gerekir.
Ülkenin başına bela edilen zihniyetin tek bir kararla bütün bir ülkede dini bir farizayı yasakladığını düşünün. Keşke hiçbir kanun maddesine ihtiyaç duyulmasaydı ve insanlar meşru bütün haklarını gönüllerince kullanabilselerdi, ama maalesef bırakmıyorlar. Onun için kimi haklar için Anayasal güvence şart artık.
Şimdi samimiyetinizi ortaya koyma zamanı, görelim sizi! Mesele helallik dilemekse, helallik de böyle dilenir. Buyurun görelim sizi!
Abdullah Aslan