“Beyaz Zambaklar Ülkesinde”; Rus Yazar Grigory Petrov tarafından kaleme alınan ve bütün yönetici, eğitimci, akademisyen ve sosyal girişimciler tarafından okunması gereken bu başyapıt, bir milletin kendi küllerinden yeniden doğuşunun hikâyesidir.
Bu kitap yoksulluğa, imkânsızlığa ve elverişsiz doğa koşullarına karşın bir avuç eğitimci ve sosyal girişimcinin önderliğinde; askerden din adamına, akademisyenden öğretmene, doktordan iş insanına her meslekten çok sayıda insanın omuz omuza vererek, ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmak için verdikleri büyük mücadeleyi anlatır.
Fin kültürünü yaratan halk öğretmeni olarak da bilinen Johan Wilhelm Snelman; döneminin büyük bir bilim insanı, derin bir filozofu ve ünlü bir siyasetçisidir. Snelman (1806-1881), askeri gücü olmasa da kültürü ile varoluşunu sürdürecek bir Finlandiya düşlemektedir. O’na göre bir bataklıklar ülkesi olan Finlandiya, hem komşuları olan Rusya ve İsveç’in tarih boyunca devam eden işgal ve saldırılarından hem de yoksulluk ve geri kalmışlıktan ancak böyle kurtulabilirdi. Onun, “Ne zaman bizim küçük milletimiz, büyük komşularından daha yüksek bir uygarlığa sahip olursa, ancak o zaman tehlike savuşturulmuş olacaktır!” sözü bu konudaki vizyonuna işaret eder.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Türkçeye ilk kez çevrildiğinde Mustafa Kemal Atatürk tarafından okunmuş ve kitabın derhal ülkedeki okulların, özellikle de askeri okulların müfredatına dâhil edilmesi istenmiş, öğretmenlere ve subaylara ücretsiz olarak dağıtımı sağlanmıştır. Zaman zaman keşke aynısı bugün de yapılsa diye düşündüğüm bu uygulama sayesinde kitap çok büyük bir ilgi görmüş ve o dönemler Kuran-ı Kerim’den sonra en çok okunan kitap olmuştur. Çok büyük bir ihtimalle Cumhuriyetin ilk yıllarında birçok alanda adeta seferberlik ilan edilmişçesine hızlı mesafe alınmasında da bu kitabın etkisi vardır.
Esaret içindeki bir bataklıklar ülkesinin; eğitim, öğretim, üretim, çalışma ve toplumsal iş birliği yoluyla özgür bir beyaz zambaklar ülkesine dönüştürülmesinin hayranlık uyandırıcı bu hikâyesinin bütün öğretmenlerimize, imam hatiplerimize, siyasetçilerimize, asker ve polisimize ilham kaynağı olmasını diliyorum.
Bir milletin uyanış hikayesini anlatan bu eserden; ülkesinde, şehrinde, köyünde ya da kurumunda yeni bir süreç başlatmak isteyen herkes için alınacak çok ders vardır. Bu kitabı okuyanlar, bir avuç idealist insanın bir ülkeye nasıl çağ atlattıklarına şahit olacaklar. Bu kitabı okuyanlar bir halk dayanışmasının nelere yol açabildiğine şahitlik edecekler. Bu kitabı okuyanlar, anlamlı sonuçlar almanın ancak her anlamda tam bir seferberlik ilan etmekle mümkün olabileceğini görecekler.
Bu kitabı okuyanlar gelişme ve kalkınma denen şeyin eğitim, bilim ve dayanışmayla ne kadar ilişkili olduğunu anlayacaklar. Bu kitabı okuyanlar; başarılı ve sürdürülebilir değişimlerin ancak toplumun bütün kesimlerinin yani eğitimci, akademisyen, sosyal girişimci, siyasetçi, esnaf, işçi, memur, iş insanı, kadın ve erkek herkesin iş birliği ve katkısıyla mümkün olabileceğini görecekler. Bu kitabı okuyanlar, askeri kışlaların istendiğinde nasıl bir eğitim kompleksine ve eğitim modeline dönüşebileceğine şahitlik edecekler.
Bu kitabı okuyanlar, Yazar Grigory Petrov’un şahsında, kitabının insanlar üzerindeki etkisini göremeden ölüp giden idealist bir din adamının lirik diline ve coşkusuna, hikâyenin baş kahramanı Snelman ve arkadaşlarının şahsında ise idealist eğitimci, bilim insanı, sosyal girişimci ve siyasetçilerin istediklerinde ülkeleri ve insanları için neler yapabileceklerine şahitlik olacaklar.
Selam olsun bu güzel kitabın yazarına, kahramanlarına, okuyucularına ve kendi ülkesini de “Beyaz Zambaklar Ülkesine” dönüştürmek için aynı yola revan olanlara…
Selam ve muhabbetle…
İbrahim GEZER